top of page
IMG_20180624_174827-1152x1536.jpg

Benim Hikayem

Bir değişim arifesinde misiniz?

Kendinize yeni alışkanlıklar kazanmak, kendinizi geliştirmek veya işinizde değişiklikler yapmak mı istiyorsunuz? Kimden destek alacağınızı, kime güveneceğinizi bilmiyor musunuz? 
Sizi yargılamadan, sizin geçmek istediğiniz yoldan geçmiş veya geçmek isteyen birileri ile tanıştığınızı ve o kişiyle birbirinize destek olduğunuzu düşünün.

Ben Mete Yurtsever. Der-ya’nın kaptanı. Size böyle bir topluluğu nasıl kurduğumu anlatacağım.

Yeni mezun sendromu
 

Kurumsal hayattan kendi işimi yapmak, şirketlere sorun çözmelerinde kolaylaştırıcılık yapmak için ayrıldığımda, kendimi yeni mezun biri gibi hissediyordum, tecrübe kazanman lazım, ama işe girmek için de tecrübe arıyorlar. Monopoly’de ceza kartı çekip başlangıç noktasına dönmüşsün gibi.
Yapmak istediğim işi yapan kimseyi tanımıyordum. Kendi işini kuran kişilerin benim bulunduğum noktadan nasıl ilerlediklerini, ne kadar zorluk çektiklerini biraz tahmin ediyor ama bu zorlukları nasıl aştıklarını bilmiyordum. Dışarıdan takdir görmeden, daha doğrusu hak ettiğiniz kadar görmediğinize inanarak iç motivasyonunu korumak ve devam etmek zorlayıcı. Kendinizi başkaları ile kıyaslama tuzağına da düşüyorsunuz.


Yol yordam bilmemek
 

Potansiyel müşterilere ilk verdiğim teklifler karanlıkta ateş etmek gibiydi. Ya çok yüksekten uçuyordum ya da “parası önemli değil” mesajı verdiğim için müşteriyi kaçırıyordum. Bir keresinde «sizinle açık konuşacağım, bu projeyi istiyorum, sizin ödeyeceğiniz bütçeye razıyım» demeye karar verdim. Bunun dürüst ve açık bir duruş olduğunu, müşterinin de bunu takdir edeceğini ve isteğimi hoş karşılayacağını düşünüyordum. İş yapma konusunda daha tecrübeli bir arkadaşım bunun hata olacağını söyledi ama ben bunun iyi bir fikir olduğunda ısrarlıydım. Ne mi oldu? Arkadaşım haklı çıktı, o işi alamadım. 
Bir diğer takıntım da işimi yurtdışında yapıldığı ve benim gördüğüm şekilde uygulamak, tekliflendirmekti. Müşteri için neyin önemli olduğunu anlayamıyordum, kendi bildiğim yöntemde ısrar ediyordum.
Öte yandan bir sürü eğitime katılıyor, kitaplar okuyordum. Kendi tarzımı yaratmak için. Bunlardan biri de yaratıcı drama kursuydu. Üniversiteden sonra ilk kez bu kadar uzun soluklu ve uygulamalı bir eğitime katılmıştım. Birbirini hiç tanımayan ve farklı geçmişlere sahip kişilerin, eğitmenin yönlendirmesiyle nasıl açıklıkla ve gönüllülükle birbirlerinin deneyiminden öğrendiklerinin farkına vardım. Çoğu kendileri de eğitimci olan bu kişilerin birbirine destek olmalarından etkilenmiştim.
O günlerde bir kitap kulübü kurmaya karar verdim. Zaten yoğun bir şekilde kitap okuyordum bu hem beni disipline edecek hem de ortak ilgi alanına sahip kişilerle bir araya getirecek ve yeni öğrenmelerin kapısını açabilecek bir girişimdi.


Yalnız değilsin


Kitap kulübüne büyük bir ilgi oldu. İnsanlar entelektüel bir sohbet yapabilecekleri kişilerle bir araya gelmekten çok memnundular. Ama daha fazlasını istiyorlardı. Kitap sohbetlerinin dışında konulardan da konuşabilmek, birbirlerini daha yakından tanımak istiyorlardı. 
Benim peşinden gittiğim ve yaymaya çalıştığım değerlerin, insanlar için de bir çekim noktası oluşturduğunu orada fark ettim. Bu insanların ortak noktası beni yakından takip ediyor olmalarıydı.


Sen yola çık


Yurtdışında en çok özendiğim şey, insanların kendi gelişimleri veya hobileri için zaman ve kaynak ayırması. Bize bu fuzuli görünüyor, üstelik tanımadığımız kişilere nasıl kendimizi açabileceğimizi düşünemiyoruz. Bir akşam zoom’un karşısında bir belirsizliğin içine kendimizi nasıl atacağımızı düşünemiyoruz. Kariyerimiz, makamız, titrimiz buna engel oluyor. 
Ama asıl değer, oraya gelen insanların, bu inisiyatifi almalarıyla, cesareti göstermeleriyle, birbirlerinin deneyimlerinden öğrenmekle ortaya çıkıyordu.
Der-ya’yı kurma fikri böyle çıktı. Topluluğun hazırlığını yaparken, buna yüksek talep olabileceğini düşünüyordum. Hatta üyeleri elemeyle mi almalıyım diye bir düşüncem vardı. Sonra bundan vazgeçtim ama başvuran ilk 100 kişi ile sınırlandıracağımı duyurmuştum. 52 kişide kaldık. Gerçi sonrasında bugüne kadar girip çıkanlarla birlikte 100'den fazla kişinin hayatına dokunmuş olduk. 


Topluluğun gücü


Hiçbir olumsuz duyguyla ve yorumla karşılaşmadım. Şüphesiz bazıları diğerlerinden daha fazla fayda gördüler; belki bir atılıma daha hazır oldukları için, belki onları tamamlayan doğru insanlara rast geldikleri için, belki yeni şeyler denemekten ve başarısız olmaktan çekinmeden ilerledikleri için, belki de kendilerine ve ideallerine daha fazla zaman ayırdıkları için…
Toplulukçuluk hayatımın erken dönemlerinden beri içinde oldu ve toplulukların gücüne çok inanıyorum. Güven ortamını yaratır ve bu insanları bir araya getirir ve diyaloğu yönetirseniz mutlu tesadüfler kendisini gösteriyor.

 
Siz de bu değerlere inanıyor ve bir atılım yapmak istiyorsanız sizi de der-ya’ya bekliyorum. 

 
 
 
 
bottom of page